Radikal Gazetesi’ndeki dünkü köşesini bu konuya ayıran Berkan, ‘Hırsızı dörtledik’ başlıklı dünkü yazısında, son 3 yılda hırsızlarla yaşadığı macerasını anlattı. Üç yıl önceki ilk olayda hırsız, açık olan teras kapısından girerek Berkan’ın cüzdanının içindekileri aldı. Yaklaşık 2 yıl Berkan’ın evine uğramayan hırsızlar, bu yıl ilkbaharda yeniden döndü. Evin sokak kapısını açmayı başaramayan hırsızlar, pencerenin demirlerini eğerek, küçük bir çocuğu içeri soktular. Hırsızlar, bu kez Berkan’ın cüzdanı, cep telefonu, kredi kartları, ehliyet ve nüfus cüzdanı, 100 dolar ve 20 Euro’sunu aldılar. Hırsızlar, 2 hafta önce tekrar Berkan’ın evinin yatak odasının aralık duran penceresinden eve girmeye kalkıştı, fark edilince kaçtı.

KÖPEK VE ALARM VARDI

Son olay, geçen cumartesi saat 06.40’ta meydana geldi. Bahçedeki köpeğe ve evdeki alarm sistemine rağmen sokak kapısını kıran hırsız, Berkan’ın eşinin cep telefonunu alarak kaçtı. Dünkü yazısında son 3 yıldaki 4 hırsızlıkta da evde olduklarını ve zarar görebileceklerini belirten İsmet Berkan, bir emniyet yetkilisinin verdiği tavsiyeyi şöyle anlattı: ‘Başımızdan geçen hırsızlıkların birinden sonra, bir emniyet yetkilisi, bana silah almamı tavsiye etti. Evet, polisten alabildiğimiz en iyi tavsiye bu işte! Elimize silah almalıyız ve gerekirse hırsızı vurmalıyız!.. Parmak izi alan olay yeri inceleme ekibi, sadece bizim evimizin bulunduğu ilçede o sabah 20 hırsızlık vakası için çağırılmış durumdaydı. Bir ilçede bir gecede 20 vaka. Polisin işinin kolay olmadığı ortada veya şöyle de denilebilir: Polisin hırsızlık olaylarını engellemede hiç yetkisi yok. Öyle ya, sadece suçluyu yakalamıyor polis, suçun işlenmesini engellemek de polisin görevi. Engelleme yapılamıyor, o kadar suç işleniyor ki suçluların çoğu da yakalanamıyor!’